Bilim Köşesi

Müslüman Bilim adamları, bilimsel çalışmalar ve icatların yer aldığı köşemiz.

Henri-Marie Ducrotay de Blainville

Fransız doğubilimci (Arques 17 şub. 1777 – Paris 1850). Tıp doktoru; önce hayvanbilim, sonra karşılaştırmalı a-natomi ile ilgilendi. Cuvier’nin yardımcısı, onun yerine Collège de France’ta ders vermeğe başladı. Paris fen fakültesinde hayvanbilim profesörü (1830). Cuvier ile tartışarak, hep onun tezlerinin karşıtını savundu.

Başlıca yapıtları; Traite’sur VAnatomie Comporée (Karşılaştırmalı Anatomi İncelemesi) [1832], Historie des Sciences de l’Organisation Prises pour Base de la Philosophie (Felsefeye Temel Alman Örgütleme Bilimlerinin Tarihi).

Ernst Haeckel

Ernst Heinrich Philipp August Haeckel (Doğum; 16 Şubat 1834, Potsdam - Ölüm; 9 Ağustos 1919, Jena), yüksek rütbe sahibi Alman bir biyolog ve filozoftur. Başlıca ilgi alanını evrim oluşturmuştur. Darwinin Almanya'daki çalışmasını ilerletmiştir. Organizmaların biyolojik gelişimi ve türlerin evrimsel gelişimi teorisini geliştirmiştir. Lamarck görüşüne yakın, Darwin'in görüşlerini benimsemiş bir bilim adamıydı. Biyogenetiğin temel yasasını oluşturdu. Bu yasaya göre bireyoluş soyoluşun özetidir. Şube ve ekoloji terimlerini ilk kullanan bilim adamı olmuştur.

HAECKEL KURAMI

Alexander von Humboldt

Friedrich Wilhelm Heinrich Alexander Freiherr von Humboldt, (14 Eylül 1769, Berlin – 6 Mayıs 1859, Berlin), Prusyalı doğabilimci ve kâşif. Prusyalı bakan, felsefeci ve dilbilimci Wilhelm von Humboldt’un ufak kardeşi. Humboldt’un botanik coğrafya üstüne yapmış olduğu emek harcamalar biyocoğrafya branşının temelini oluşturmuştur.

Konrad Lorenz

Avusturyalı biyoloji uzmanı ve ruh­bilimci (Viyana, 1903-Altenburg, 1989).

Viyana’da karşılaştırmalı anatomi ve hayvan psikolojisi eğitimi gördükten sonra 1940’ta Königsberg Üniversitesi’nde profesör olan Konrad Zacharias Lorenz, modem etolojinin kuru­cularındandır.

Johannes Peter Müller

Johannes Peter Müller (14 Temmuz 1801 - 28 Nisan 1858), Alman fizyolog, karşılaştırmalı anatomist ve ihtiyolog.


Müller'in Handbuch der Physiologie dışındaki yapıtları şunlardır:

Zur vergleichenden Physiologie des Gesichtssinns (1826)
Über die phantastischen Gesichtserscheinungen (1826)
Bildungsgeschichte der Genitalien (1830) (Müller kanalının ortaya çıktığı yapıt)
De glandularum secernentium structura penitiori (1830)
Vergleichende Anatomie der Myxinoiden (1834-1843)
Systematische Beschreibung der Plagiostomen (1841) (FGJ Henle'yle birlikte)

Francesco Redi

Deney 1: Çeşitli hayvan etlerini koyduğu kavanozların ağızlarını sineklerin girip çıkabilmesi için açık bıraktı.
Sonuç: Etlerin içinde kurtların bulunduğunu gördü.



Deney 2: Diğer kavanozlara yine et parçaları koydu ve sineklerin giriş çıkışına engel olacak, ancak havanın girmesini engelleme-yecek şekilde ağızlarını tel kafes ile çevirdi.
Sonuç: Etlerin içinde kurtçuklar görülmedi.




Deney 3: içinde et parçaları bulunan kavanozların ağızlarını kapatarak, sineklerin giriş çıkışını engelledi.
Sonuç: Etlerin içinde kurtçuklar görülmedi.

Lazzaro Spallanzani

Bundan önce kaleme aldığım bir yazımda bilim adamının kim olduğunu, nasıl davranıp nasıl bir yol izlediğini yine bir bilim adamının, Leewenhoeck’un hayatını izleyerek öğrenmeye çalışmıştık. Ondan sonra gelenler, örneğin Spallanzani, Pasteur, Robert Koch ve diğer birçokları, onun izlediği yollardan çok yararlandılar, ders aldılar. Bu yazımda ise adı geçen bilim adamlarından Lazzaro Spallanzani’nin bilim hayatını öğreneceğiz. Amacım, yine bilimsel yöntemin ne olduğunu, gerçeği ararken bilim adamının nasıl davrandığını göstermeye çalışmak olacaktır.
DAHA ÇOCUKKEN BELLİYDİ

Władysław Taczanowski

Władysław (Ladislaus) Taczanowski (d. 1 Mart 1819, Jabłonnie-Lublina - ö. 17 Ocak 1890, Varşova) Polonyalı ornitoloji ve zooloji uzmanı bilim adamıdır.

KUR'ÂN: EN MUHTEŞEM, EN MÜKEMMEL KİTAP

Kur'ân-ı Kerîm'in Fransızca mealini hazırlayan, Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand'ın Danışmanı Prof. Jacques BerJue'den samimi itiraf: Fransa müslüman olacak! Ömrünü İslâmiyeti araştırmakla geçiren Prof. Berque, "Kur'ân Allah'ın kitabıdır" dedi.

Prof. Berque, 828 sayfalık eserini 15 yıllık araştırmadan sonra 5 yılda yazdığını belirterek, "Kur'an-ı Kerim dünyanın en muhteşem, en mükemmel, en nurlu edebiyat, dil bilgisi, mânâ ve ses bilgisini bir ara-da toplayan; sade görülmesine rağmen fevkalâde zor, zor görülmesine rağmen fevkalâde sade bîr ilâhî kelâm..." diyor.

ARAŞTIRMA BEYNİN BİR SIRRI DAHA

İngiltere'deki Southampton Hastanesi bilim adamları, ölümün hemen öncesinde yaşananlar üzerine yaptıkları araştırmada, klinik olarak ölü kabul edilen kişilerin de pek çok duyguyu yaşadıklarını tespit ettiler. Beynin fonksiyonlarını yitirmesinin ardından, yani hastanın klinik olarak ölü kabul edildiği safhada, yaygın inanışın aksine, hastaların çeşitli hisleri bulunduğuna dikkat çeken bilim adamları, bunların başında huzur-mutluluk, hüzün ve keder gibi duyguların geldiğini belirtiyorlar.

BATI FELSEFESİ, İSLÂM TEFEKKÜRÜ VE SÖZDE AYDINIMIZ

Kant ve Hegel gibi, her biri felsefî bir ekolün başını çekmiş filozofları yetiştiren Alman felsefesi, Batı felsefeleri içinde belki de en derin olanı kabul edilir. Buna rağmen E. Westermack isimli bir başka Batılı, Alman felsefesini, bulanık olduğu için derin olduğu hissini veren sığ bir suya benzeterek şunları söylüyor:
"Bir gün Fas'ta atımla bir dereden geçmek isterken aklıma Alman felsefesi geldi. Dere derin gibi göründüğü için girmekten korktum. Sonra, ne olursa olsun deyip atımı sürdüm. Su, atımın tırnaklarını ancak ıslattı. Bulanık olduğundan derin görünmüştü."

BATI, MEDENİYETİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ

Fransız Prof. Dr. Andre Miquel İslam\'ın bir müsâmaha dîni olduğunu söyledi. Bunu anlamak için İslâm tarihine bakmak gerektiğini ifade eden Miquel, \"Hıristiyanlara ve Yahudilere İslâm dinini kabul ettirmeye çalışmadan, İslâmiyet bütün dünyaya kolayca yayılmış bir dindir\" dedi. İslâm dünyasının tarihinde, asla engizisyon ve Yahudi katliâmı görülmediğini be-lirten Miquel, \"Batılılar, bir yığın sebze türünü, bu arada reçel ve komposto yapımını da Müslümanlardan öğrenmiştir. Sulama tekniklerini, merinos koyununu ve melez ekim yapmayı bize onlar tanıttılar\" dedi.

BATILI GÖZÜYLE OSMANLI TÜRKLERİ

Osmanlı memleketlerini ve hususiyle İstanbul'u gezmeye gelen aşağı-yukarı bütün seyyahlar, Türkler'in tabiat sevgisine atıfta bulunurlar ve bunu çok açık bir şekilde belirtirler. Meselâ bunlardan Fransız Alphonse de Lamartine diyor ki:

MUVAFFÂKIYET BASAMAKLARI

4 Muvaffâkıyet merdiveni, istirahat yeri değildir. O merdivende basamaklar, tırmanan birinin, bir ayağını öteki ayağından daha yükseğe çıkarmasına imkân vermek için konulmuştur.
(Thomas H. Huxley-İngiliz bilim adamı)
4 Mühim olan, başkalarını geçmek değil, kendi rekorlarımız üstünde rekorlar kırmak; dünkü rekorumuzu bugünün rekoru ile geçmektir. (Stewart B. Johnson-ABD'li işadamı)
4 İnsanların çoğu, eğer büyük hırslar peşinde olmasalardı, küçük şeylerden de mutlu ve [işlerinde de] başarılı olabilirlerdi.
(Henry W. Longfellow-İngiliz yazar)

MATEMATİK KELİMESİ NEREDEN ÇIKTI?

Bir rivâyete göre, bundan çok uzun yıllar önce Doğu'nun ünlü sayı bilimcileri Olimpus Dağı'na Batı'nın bilginleri ile yarışmaya gitmişler. Yapılan bütün yarışmalar sonunda iki taraf da birbirlerine üstünlük sağlayamamış ve neticeyi belirlemek için satranç oynamaya karar vermişler. Satrançta kaybeden Doğu takımı üzgün bir halde dağdan aşağıya inerken, dağın eteğinde merakla bekleyen taraftarları:
- Ne yaptınız? diye bağırmışlar. Yenildik demeyi gururlarına yediremeyen bilginler bu soruya:
- Matedemedik! diye cevap vermişler.

MEDENİYET VE ŞEHİR...

Bir medeniyetin ilim, irfan, fikir, sanat ve kültürel unsurlarının temelinde elbette ki şehirler vardır. Şehirler; orada, o ülkede yaşayanların medeniyet kıstasları, onların tapu senetleridir. İşte bu düşünceden hareketle, İngiliz Başvekili Lloyd George'un, Lozan müzâkerelerindeki beyânını geliniz ibretle okuyalım:

KİTAP VE İLİM ADAMLARINI YOK ETME MERÂKI

Milat'tan önce 259-210 yılları arasında Çin imparatorluğu yapmış olan Shi Huang Ti'nin, tam bir megaloman olduğunu... Mâziye ait bilgi ve belgeleri yok ederse, târihi kendisiyle başlatabileceği zehâbına kapıldığını... Onun için, birer cilt ayırdıktan sonra bütün kitapları yaktırdığını... Bıraktığı her eseri de, ölümünden sonra yakılması şartıyla, kendi kütüphânesinde kilit altına aldığını... Öldükten sonra ise, kraldan fazla kralcılar tarafından, o eserlerin de yakıldığını!..