William Lawrance Bragg

X ışınları kristalografisi biliminin ve sanatının kurucularından William Bragg'ın çetin ve zorlu geçen yaşantısının ilk yıllarını 1927 yılında yazdığı ve yayımlama niyetinde olmadığı otobiyografisinden öğreniyoruz. Dolayısıyla William Bragg'ın Avustralya'ya gitmeden önceki dönemi hakkında, aynı dönemdeki birçok bilimcinin yaşantısından daha fazla bilgiye sahibiz. Oğlunun da belli başlı fizikçilerden olması ve ilk adının William olmasından dolayı ikisini birbiriyle karıştırmamaya dikkat etmemiz gerekiyor.

William Henry Bragg Biyografisi

Bragg ailesi, İngiltere'nin Lake District ve Solway Firth arasında kalan West Cumberland adlı bölgesindendi. William Henry Bragg, 2 Temmuz 1862'de pazar kasabası Wigton yakınlarındaki Stone

raise Place adında bir çiftlik evinde doğdu. Annesi Mary Wood bölge papazının kızıydı. William daha yedi yaşındayken annesi 1869'da otuz altı yaşında öldüğünden onu pek hatırlamıyordu. Babası Robert John Bragg ticaret gemisinden emekli olduktan sonra çiftçilik yapamaya başladı. Babası hayattaydı ama William otobiyografisinde babasından çok az bahsetmiştir. Ailenin ilk çocuğu olan William, hatırladığı kadarıyla ebeveyn sevgisinden ve yol göstericiliğinden yoksun bir şekilde yetişkinliğe erişmişti. Çocukluğunu, annesini kaybettikten sonra beraber yaşadığı aynı isimli amcası William Bragg'ın yanında geçirmişti. Amcası William, Leicestershire'daki Market 1 larborough'da eczacıydı; duldu ve çocuğu yoktu. Yeğen William o günleri şöyle hatırlıyor: "Çocuklar için hiç eğlence yoktu; biz kimseye gitmiyorduk, başka çocuklar da bi?Ç gelmiyordu. Sanırım amcam çok kendine özgü biriydi. Saatlerce konuşup, bize çok kötü nutuklar çekerdi. Bana öyle geliyor ki kimse onu fikirlerinden döndüremezdi."

Okul William'a bu düzenden çıkması için bir fırsat sağladı. Amcası William'in girişimiyle Market Harborough'daki eski gramer okulu yeğen William'in geldiği yıl tekrar açıldı. William Bragg öğretmeni için "sanırım kabiliyetli biriydi... hemen okula alıştım" diyordu. Bragg, 1873'te on bir yaşındayken girdiği Leicester'deki sınavda, kilise tarihi ve Yunancadan kalmasına rağmen bölgede sınavı geçen en genç kişiydi. Eski öğretim programındaki konulardan ziyade matematik ve modern dillere yeteneği ortaya çıkmaya başlamıştı.

Okuldaki top oyunlarından "çok keyif" alıyordu. Amcası William'la yaşayan kuzeni Fanny'yle de iyi zaman geçiriyordu. Genç Bragg, bunların dışında hayatında keyif aldığı, tatmin ve memnun olduğu ne varsa her şeyden önce kendi içinde bulmuştu. Yalnız yaşayan bir çocuktu: "Kitaplar ve herhangi bir işle tek başıma huzur içinde olmayı seviyorum." Bununla birlikte kişisel tutkulardan mahrum değildi. Çetin geçen çocukluğu onu kendi kendine yeten, kendine güvenen biri yapmıştı ve bu özellikleri hayatı boyunca onun yolunu açacaktı.

Amca William, yeğenini iyi bir ünü olan köklü devlet okuluna gitmesi için Shrewsbury'ye göndermeyi düşünüyordu. William bu kouyla ilgili şunları söylüyor: "1875'te babam Harborough'a geldi. Beni, kayınbiraderinin öğretmenlik yaptığı Isle of Man'deki King Williams College'a göndermek istiyordu. Sanırım beni tamamen kaybedebileceğini düşünüp harekete geçmişti." On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında King William's College hakkında iyi şeyler söylenmiyordu. Okul çok sıkı disiplinin, sosyal ve psikolojik baskının, şiddetin olduğu bir yerdi. Çocuklar arasındaki zalimlik çok yaygındı. Öğretmenlerin öğrencilerini döverek cezalandırmasının da bu duruma katkısı olduğu şüphesizdi.

Bragg bu koşullar altında King William's College'ın kurallarına tamamen uyarak kendisini geliştirmişti. Durup dinlenmeksizin derslerine çalışmış, spor etkinliklerine katılıp iyi vakit geçirmiş, okulun gün geçtikçe daha fazla sağladığı sosyal ve eğitsel olanaklardan yararlanmış ve hâlihazırda saklamayı öğrendiği duygularını tamamen bastırmıştı. Bragg matematik başta olmak üzere okuldaki çalışmalardan hoşlanıyordu. Karneleri de istisnai yeteneğini ve başarılarını teyit ediyordu. 1880'de, Clerk Maxwell'in elektrik ve manyetizma üzerine iki ciltlik eserinde ele aldığı matematikle ilgili çalışmasıyla ödül aldı. Bragg ilk önce sınıf temsilcisi, sonra da okul başkanı oldu. Okulda özellikle oyunculuk derneğinin yıllık tiyatro gösterisi olmak üzere birçok faaliyetlere katılıyordu. Okulun ve öğrencilerin nihai amacı Oxford ve Cambridge üniversitelerindeki kolejlerden birine bursla girebilmekti. Bragg 1880'de Cambridge Trinity College'ın ikincil bursunu kazandı. Ertesi yıl bursunu yükseltmek için başvurdu ama akademik çalışmaları durakladığı için başvurusu kabul edilmedi: "Çalışmalarımın durma aşamasına gelmesinin sebebi o yıllarda üst sınıfları birdenbire etkisi altına alan din dalgasıydı. Fırtına bitkinlik ve diğer birçok zihin dağıtan şey, iş ve oyun, sayesinde zamanında son buldu."

Bragg 1881 'de Cambridge'e gitti. İlk başlarda yalnızdı: "Hiçbir arkadaşım yoktu, tartışma derneğine ya da kürek kulübüne katılamazdım ya da en azından öyle düşünüyordum." Dikkatli ve ihtiyatlı olması onu arka planda tutuyordu. Daha önce Strutt ve J.J. Thomson'da olduğu gibi Bragg'ın danışmanın da meşhur Routh olması onun Cambridge çevresinin, Routh'un da onun kabiliyetinin farkında olduğunun bir göstergesiydi. Bragg, 1882'de girdiği sınavda ödül kazanmış ve bursu, vakıf bursuna dönüştürülmüştü. Böylece birçok küçük ayrıcalıklar edinmişti. 1884'te Tripos'un ilk bölümünde üçüncü Wrangler olmuş ve çok sevinmişti. Sınavın ikinci bölümünde fizik üzerinde durmuş ve deneysel çalışmalarda tecrübe kazanmıştı. Bragg, 1885'in başlarında sınavları birinci sırada bitirdiğinde öğretim üyeliği için başvurabilirdi ama o yıl çok güçlü bir rekabet söz konusuydu. Bunun yerine Cavendish Laboratuvarfnda deneysel çalışmalarına başladı ve yıl sonunda Thomson'ı çok yakından tanır olmuştu. İlk yıllar "çok içine kapanık, ürkek, utangaç ve bilgisizdim," mezun olduktan sonra "Cambridge'i sevdim ve Trinity'li olmaktan gurur duydum."

Bragg bir sabah King's Parade'den Cavendish'e doğru yürürken Thomson'la karşılaştı. Thomson Avustralya'da University of Adelaide'daki yeni ilan verilen matematiksel fizik profesörlüğünden bahsetmeye başladı. Üniversitede bu görevi yerine getiren Horace Lamb, Manchester'daki Owens College'a geçecekti. Bragg, bu iş için şansı olup olmadığını sorduğunda Thomson olabileceğini söyledi. Bragg son anda, telgraf çekerek başvurdu. Çok güçlü yirmi üç aday vardı. Açık ara en yetenekli adayın başvurusu "kişisel nedenlerden dolayı" (içki sorunu vardı) reddedildi. İngiltere'de yapılan görüşmelerden sonra Lamb sonuçları Adelaide rektörüne bildirdi: "Dün görüşmeleri gerçekleştirdik, iki aday arasında biraz kararsız kalsak da oy birliğiyle Cambridge, Trinity College'li Bay Bragg'ı seçtik. Matematik konusunda çok yetenekli olduğu şüphesiz ve ayrıca çalışmalarının çok iyi olduğunu söyleyen görüşmedeki yardımcımın yönetimi altında Cavendish Laboratuvarı'nda fizik de çalışmış. Tek endişem Bay Bragg'ın genç olması, henüz 23 yaşında."

O gece Bragg'ın seçildiğini bildiren telgraf Market Harborough'da heyecan yarattı. Amcası William bu haber karşısında sevinçten ağlamaya başladı (Bragg'ın babası kısa bir süre önce ölmüştü.) Kimseye bağlı olmadan profesörlük yapacak ve iyi bir maaş alacaktı. Üstelik yeni bir ülkeye gitmenin heyecanı da vardı. Güney Avustralya kolonisi henüz 1836'da kurulmuştu. Yine de Adelaide 30.000 nüfusuyla gayet güzel bir şehirdi. Üniversitenin kurulmasının üzerinden on yıllık bir zaman geçmişti.

Bragg Avustralya'ya gitmesinden kısa bir süre sonra, işe haşlamadan önce Adelaide'ın doğusuna, Melbourne ve Sidney'e kadar ülkeyi dolaştı. Avustralya üniversitelerinin bu yıllardaki sorunu ne para sıkıntısı ne de muhafazakârlıktı. Okuyabilecek durumu olmasına rağmen okumak isteyen çok az öğrenci vardı. Üniversitede eğitim piramidi oluşturulmuş ama ama piramidin alt kısımları zayıf kalmıştı. Bragg'ın iş yükü çok fazlaydı ve daha önce hiç olmadığı kadar zamanını ve fiziksel gücünü sonuna kadar kullanmak zorunda kalıyordu. Bundan dolayı bilimdeki yeni gelişmeleri izlemesine rağmen kariyerinin bu aşamasında hiçbir araştırma yapamadı.

Adelaide'da o zamanların önde gelen şahıslardan biri Charles Todd'du. Todd, hükümet astronomu, posta bakanı ve telgraf müdürüydü. Avustralya tarihinin destansı başarılarından olan kıtalar arası telgraf hattının kurucusu ve mimarı olarak çok meşhurdu. Telgraf hattı Adelaide boyunca ülkenin doğusundaki şehirleri kuzeyde Darwin'e, deniz altı hattıyla da dış dünyaya bağlıyordu. Alice Springs adındaki şehir ismini Todd'un karısı Alice'den alıyordu. Bragg, birkaç kez ziyaret ettiği Adelaide rasathanesindeki evlerinde Todd'un kızlarından Gwendoline ile tanıştı. Bragg, aile ile Tazmanya'ya tatile gittiğinde Gwendoline'e evlenme teklif etmiş ve evlenme teklifi kabul edilmişti.

Bragg'ın üniversitedeki yoğun işlerine rağmen Adelaide'da eğlenmek için çok fırsatı vardı. Amatör olarak tiyatro yapıyor, tenis, golf ve hokey oynuyor, yeni moda olan bisiklet kullanıyordu. Gwendoline resim yapmaktan hoşlanıyor, Gilbert ve Sullivan operetlerinde oynuyordu. Her ikisinin de sosyal hayatı hareketliydi. Bragg 1897'de Gwendoline'i ilk defa İngiltere'ye götürdü. Döndüklerinde ciddi olarak bilimsel araştırma yapmaya başlamayı düşündü. Hatta bir keresinde "daha önce hiç böyle düşünmemiştim" demişti. Marie Curie'nin radyum elementi üzerine çalışmasıyla özellikle ilgileniyordu. Bir numune satın alarak deneyler yapmaya başladı. Sonuçları, radyoaktivite üzerine otorite olan Rutherford'a gönderdi ve teşvik edici bir cevap aldı. Kısa bir müddet sonra Bragg'a ana akım bilim camiasının yakınlarına gelmek isteyip istemediği soruldu, çünkü Rutherford Manchester'a gideceğinden Montreal'deki McGill University'de bir pozisyon açılma ihtimali vardı. Ancak hiçbir sonuç alınamadı.

Bragg 1907'de Royal Society üyesi olduktan sonra Manchester'da bulunan Rutherford'a yakın University of Leeds'de fizik profesörü olması için teklif aldı. Böylece Adelaide'daki yaşamlarına, yaptıkları çalışmalara ve sosyal etkinliklerine bir son vermeleri gerekecekti. Bragg, Adelaide'daki üniversite öğretmenliği, herkes tarafından anlaşılan konferansları, yetişkinlerin eğitimi ve sporda elde ettiği başarılarından memnundu. Çok saygı gören bir vatandaştı. Halk kütüphanesinin, müze ve sanat galerisinin yöneticisi, bölgedeki kilisenin önemli üyesi, maden okulu danışma kurulunun ve Australian Association for the Advancement of Science'ın önde gelen üyesiydi. 1909'un başlarında aile Adelaide'dan ayrıldı. Geleceğin fizikçisi William Lawrence ve Robert adındaki kardeşiyle birlikte iki yetişkin çocukları, bir de annesinin adını alan Gwendoline adındaki bebekleri vardı. Bir müddet sonra çok sevdikleri Avustralya'da geride bıraktıklarından dolayı pişman olacaklardı.

Leeds'deki yeni meslektaşları, derslerinden pek hoşnut olmayan öğrencilerin tersine Bragg'ı çok sıcak karşıladı. O zamanlar Londra'daki Kings College'da profesör olan Charles Groves Barka ile bitmez tükenmez bir tartışmanın içine girmişti. Tartışmaları ışığın doğasıyla ilgili, parçacık ve dalga kuramcıları arasındaki eski tartışmaların bir özetiydi. Bragg araştırmalarını radyoaktivite, özellikle alfa ve beta parçacıklarının ile gama ışınlarının maddeden geçişi üzerine yapmaya devam ediyordu. 1912'de X ışınlarının dalga boyunu ölçmek için Bragg difraktometreyi ve oğluyla birlikte de X ışınlarının kırınımını keşfetti.

Gwendoline için ilk zamanlar Adelaide'ın güzelliği ile birbiri arkasına dizilmiş yoksul evleriyle kirli bir endüstri şehri olan Leeds arasındaki fark çok acı vericiydi. Şehirde nefes alınabilecek tek yer kuzeydeki kırlık alanlardı. Bununla birlikte kısa bir süre sonra önünde araba yolu ve çimen kaplı büyük bir bahçesi ve eğimli arduvaz çatısı olan güzel bir ev satın aldılar. Gwendoline iki hizmetçi ve aşçı çalıştırmaya başladı ve şehrin başarılı tüccarlarının, bira fabrikası sahiplerinin, çelik üreticilerinin, lokomotif yapımcılarının ve hazır giyimcilerinin olduğu sosyal bir çevre oluşturdu. Bu kişilerin eşleriyle sosyal faaliyetlerde yer aldı.

Bu sırada Leeds'de savaşım veren Bragg, büyük oğlu Lavvrence'ın Cambridge'deki başarılarıyla biraz teselli buluyordu. Bir müddet sonra baba oğul arasında gerginlik baş gösterdi. Babasından farklı olarak oğul Bragg, ışığın dalga kuramını savunuyordu. 1915'te Nobel ödülünü paylaşmalarına ve birbirlerine olan sevgilerini engellememesine rağmen kristal yapılarının X ışınları vasıtasıyla analizinde aralarındaki gerginlik devam etti. Baba oğul 1915 yılında çıkan X-rays and Crystal Structure (X Işınları ve Kristal Yapısı) adlı kitap için birlikte çalıştılar. Araştırmaları örtüştüğü zaman baba Bragg, "oğluna" itibar kazandırmakta hiçbir zaman tereddüt etmedi. Baba Bragg, ortak çalışmalarında oğlunun adını anma konusunda titiz bir şekilde adil davranıyordu. Ne var ki başkaları Bragg'ın bu çalışmalardaki payının daha fazla olmasına rağmen babalık duygusuyla oğluna cömert davrandığını düşünüyordu. Oğul Bragg 1929 tarihli önemli bilimsel yazısında kristallerde-ki elektron yoğunluğunu ölçmek için Fourier sentezini kullandığı zaman bu çalışmasının babasının çok daha önce yaptığı önerilerle şekillendiğini kabul etmiş ve daha sonra da bu yazının babasıyla ortak bir çalışma olması gerektiğini düşünmüştü.

William Bragg 1915'te Leeds'den Londra'daki University College'a, Quain fizik profesörü olarak geçiş yaptı. Donanma adına su altında sesin iletimine ilişkin araştırmalara başladı. Savaştan sonra University College'da bir araştırma grubu oluşturmayı denedi ama okulun idaresiyle pek ilgilenmedi. Bununla birlikte 1923'ün başlarında Royal Institution'ın başkanı yaşı ilerlemiş Sir James Devvar'ın ölmesi Bragg için daha uygun bir yere geçme fırsatı yarattı. Enstitünün o dönemdeki sekreterine göre, Dewar onun yerine Rutherford'un geçmesini istemişti: "Bir gün Rutherford Cambridge'den Royal İnstitution'da ders vermeye geldiğinde onunla görüştük. Rutherford, Cambridge'e çok bağlı olduğunu ve bir değişiklik yapmayı düşünmediğini söyledi. Ama 'bu görevi benim kadar iyi yerine getirebilecek birini tanıyorum,' dedi. Biz de bu kişinin ismini söylemesini istedik. 'William Bragg,' dedi. Ben genç William Bragg'ı (oğul Lawrence) kast ettiğini düşündüm. 'Hayır, University College'da fizik profesörü olan Sir William Bragg. Kendisi çok iyi bir bilimci ve çok iyi bir kişidir,' dedi."

Bragg,7 Mayıs 1923'te kendisine teklif geldiğinde Davy-Faraday Laboratuvarı'nda araştırmaları için gerekli koşulların sağlanacağını biliyordu. Bragg her zaman bilim ile diğer disiplinler arasında uyuşma sağlanması taraftarıydı. Bunu halka açık geleneksel derslerde ortaya koyma fırsatı oldu. 1920'de çocuklar için "Ses Dünyası" başlıklı Noel Dersi vermişti. Çok iyi ders veren biri olarak "Dersin kalitesi, bir saate ne kadar çok şey sığdırdığınla değil, ne kadar önemli bilgilere değindiğin ve konuyu ne kadar kapsadığınla ilgilidir; ertesi sabah dersi dinleyen kişinin ne kadarını karısına anlatabildiğiyle," ölçülmesi gerektiğini belirtmişti. Derslerini notlardan okuyarak vermenin özellikle çok yanlış olduğunu düşünüyordu: "Bu çok yanlış bir yöntemdir. Bu yöntemin ders vermenin anlamıyla hiçbir alakası yoktur. Eğer kişi dersini bir yere not alıyorsa, bu sanki dersinin okunması gerektiği, dinlenilmesi gerekmediği anlamına gelir. Fikirler peş peşe hızlı bir şekilde aktarılır. Bu şekilde dersi veren kişinin dersini çok geniş kapsamlı vermesi çok kolay olur. Ama dinleyiciler düşünceleri takip edebilmeli ve düşünebilmelidirler."

Ne var ki Royal Institution güçsüz bir konumdaydı, bilimcilerin çoğu iyi günlerini geride bırakmıştı. Kurumun eski başarısını elde etmek için enerji ve kararlılık gerekiyordu. Willliam Bragg enerjik bir çalışmayla bir yıl içinde kurumu dönüştürdü. Rutherford konuk profesör olarak genellikle laboratuvardaydı. Gwendoline, misafirleri Üst Meclis'te ağırlamak konusunda üzerine düşen görevi yerine getiriyordu. Bragg'lar Leeds'deyken Bolton Abbey'in yukarısında harika bir yer olan Wharfedale'de bir sayfiye evi kiralamışlardı. Wharfedale artık çok uzaktı. Surrey'de Chiddingfold yakınlarında, Londra'dan kolaylıkla ulaşılabilecek, eski romantik bir yer olan Watlands'i bulmuşlardı. Resmi konuttan buraya kaçabiliyorlardı.

1920'de şövalye unvanı alan William Bragg sonra Royal Society'nin Copley madalyası ve diğer birçok bilimsel payeyle ödüllendirildi. Gwendoline'in sağlığı gittikçe kötülüyordu ve 1929 yılının sonbaharında öldü. Sir William daha yermiş yaşına gelmemişti ama çok yoruluyordu. Yine de hayatını aynı şekilde devam ettirme kararlılığı içindeydi. Bragg, Albemarle Street'deki Royal İnstitution'dan birkaç yüz metre uzaktaki Burlington House'daki Royal Society'ye dükkânların vitrinlerine bakarak yavaş bir kır gezintisi temposuyla yürüyordu. Bir gece çalışma odasına giren küçük kızı kâğıtlardan başını kaldıran babasının çok yorgun yüzünü görünce: "Baba, bu kadar çok çalışmak zorunda mısın?" diye sordu. "Evet, yavrum, ne kadar az şey bildiğimi fark etmelerinden her zaman çok korkuyorum," demişti. Bragg 1935'te Royal Society'nin başkanı seçildi. Bu görevi kabul etmesi için yetmiş üç yaşın çok yaşlı sayılmadığına dair ikna edilmesi gerekmişti.

Parlamento seçimlerine girmesi talebini reddeden Sir William politikayla pek ilgilenmese de radyoda "ahlaki canlanma" diye adlandırdığı çok etkili bir görüş öne sürdü. Amerikalı evanjelist Oxford Group'un lideri Dr. Frank Buchman bu deyimi kendine mal etti. Ancak Sir William, Buchman taraftarı değildi. İkinci Dünya Savaşı çıktığında Sir William birçok komitede görev aldı. Her zaman bilimle ilgili yayın yapmaktan hoşlanıyordu; son olarak "Hayatın Kökeni Sorunu" hakkında bir radyo programı yaptı. Birkaç gün sonra yatağa düştü ve yetmiş dokuz yaşında 12 Mart 1942'de öldü. Cenaze töreni Westminster Abbey'de yapıldı.

Lawrence Bragg'den daha önce kısaca bahsetmiştik. O da hemen hemen Nobel ödülünü paylaştığı babası kadar seçkin bir bilimciydi. Bu kitapta onun yaşam öyküsüne de yer verilebilirdi ama onun hayatı babasından daha kolay başladı. Hikâyesi 31 Mart 1890'da Adelaide'da başladı. On bir yaşında Adelaide'da okula gitti ve dört yıl sonra babası üniversiteye gitmesine karar verdi. University of South Australia'da esasen matematik okudu ve on sekiz yaşında 1908'de en yüksek dereceyle mezun oldu. Aynı yıl aile İngiltere'ye döndü ve Lawrence Bragg doğduğu yere ancak elli yıl sonra geri dönecekti.

Babası gibi Lawrence Bragg da Cambridge Trinity College'a matematik okumak için gitti ama ilk fırsatta fizik bölümüne geçti. 1914'te Trinity öğretim görevliliğine seçildi. Savaşa başladığında orduya katıldı ve daha önceki askeri tecrübelerine dayanarak kendişine hemen yetki verildi. Bir müddet sonra, Fransızların geliştirdiği akustik bilgiye dayanarak düşman silahlarının konumunu tespit etme tekniğini geliştirmek için Fransa'ya gönderildi. 1915 yılında babasıyla ortak aldıkları Nobel ödülünün haberi cephede akustik menzil istasyonu kurarken geldi. Ordudaki görevi dolayısıyla nişanlar aldı, binbaşılığa terfi ettirildi. Kardeşi Robert da orduya katıldı ama Çanakkale boğazının kontrolünü ele geçirmek için yapılan Gelibolu çıkartmasında öldü.

Savaşın sona ermesine yakın Lawrence Bragg profesör olmayı bekliyordu. Cambridge'e kısa bir süre için döndüğünde, Rutherford'un yerine Manchester'a atanmayı başardı. Yirmi dokuz yaşına geldiği halde üniversite öğrencilerine hiç ders vermemişti ama doğuştan gelen bir öğretme yeteneğine sahipti. Bu arada öğrencileri daha çok eski askerlerden oluşuyordu ve bir acemiye karşı acımasız davranıyorlardı. Ayrıca genç bir personel başka şeylerle birlikte onu beceriksizlikle suçlayan isimsiz bir mektup göndermişti. Bu arada 1921'de Royal Society'ye seçildi ve aynı yıl ilk kez Cambridge'de karşılaştığı Alice Hopkinson ile evlendi. Bragg genç ve güzel karısı Alice Hopkinson Manchester'lı olmasaydı onu bu sıkıcı şehre getirip ağırbaşlı meslektaşlarıyla tanıştırmadan önce bir kez daha düşünürdü. Alice Manchester'ı çok iyi biliyordu çünkü babası bir zamanlar burada çok sevilen bir doktordu. Her açıdan başarılı bir evlilikti; ikisi kız ikisi erkek dört çocukları oldu.

1929'da Lawrance başka yere geçmeyi düşünüyordu. Cavendish kiırsüsüyle ilgili Rutherford'dan bilgi edinmeye çalıştı ama bir sonuç alamadı. Daha sonra London University College'dan bir teklif aldı ama kabul etmedi. Tüm meslek yaşantısı boyunca Manchester'da kalacağından endişelenmeye başlayan Bragg sinir krizi geçirse de bir müddet sonra iyileşti. 1935 yılında bir eğitim dönemini New York Eyaleti'ndeki Cornell University'de geçirdi ve o yılı Royal Institution'da elektrik konusunda Noel konferansı vererek kapattı. Daha sonra 1937'de Londra'nın dışında, Teddington'daki National Physical Laboratory'nin yöneticisi olarak işe başladı. Bıktırıcı komite işleriyle dolu bir hayata kendini alıştırmaya çalışırken Rutherford'un ölümüyle Cavendish Profesörü oldu.

I üm bunların sonucunda Bragg ve ailesi Cambridge'e taşındı. 1938-1945 yılları arasında Cavendish'te profesörlük yaptı. Ayrıca bir süreliğine Institute of Physics'in başkanlığını yürüttü. İkinci Dünya Savaşı çıktığı zaman, zihni sürekli sadece Cambridge'de değil ulusal boyutta savaşa ne gibi katkısı olabileceğiyle meşguldü. 1941'de şövalye unvanı alarak Sir Lawrence oldu. Babası ise Sir William olarak biliniyordu. Royal lnstitution'da 1938'den itibaren geçici üyeyken 1953'te daha önemli bir pozisyonu, kalıcı profesörlüğü kabul etti. Babasının tüm çabalarına rağmen Royal Institution'ın hâlâ ciddi mali problemleri vardı. Daha fazla reform yapılması gerekiyordu. Sir Lawrence özellikle araştırmaların ve halka açık, nitelikli konferansların devam etmesi için çalışmalarda bulundu. 1966'da yetmiş altı yaşında emekli olduğu zaman Royal Society'den Copley madalyası ve Companion of Honour almaya layık görüldü. Emekli olduktan sonra yılın önemli bir bölümünü Londra'da, Royal Institution ve diğer yerlerde ders vererek geçirdi. 1 Temmuz 1971'de Waldringfield'deki evinin yakınlarındaki bir hastanede seksen bir yaşında öldü.