Eserleri

1. Ŧuleyŧula Zîci. Arapça aslı kayıptır. Biri Gerardo de Cremone, diğeri muhtemelen Sevillalı Juan tarafından yapılmış Latince tercümeleri günümüze ulaşmıştır. Eser Sâid el-Endelüsî’nin gözetiminde başlatılan, İbnü’z-Zerkāle’nin de içinde ve daha sonra başında yer aldığı astronomik gözlem çalışmalarının sonuçlarına dayanmaktadır. Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî, Bettânî, Hermes ve Sâbit b. Kurre’nin zîclerinden de faydalanılarak meydana getirilen bu zîc Batı dünyasında çok etkili olmuş, 1140’larda hazırlanan ve Alfonsine Cetvelleri yerini alıncaya kadar XII. yüzyıl boyunca bütün Avrupa’da kullanılan Marsilya Cetvelleri ona dayanarak düzenlenmiştir. Regiomontanus bu zîci özetleyen bir çalışma yapmış, Copernicus de De revolutionibus orbium coelestium’unda ondan bahsetmiştir (Sezgin, VI, 43). Eser hakkında yapılmış modern incelemeler arasında, J. M. Milas Vallicrosa’nın Estudios sobre Azarquiel (Madrid-Granada 1943-1950) adlı klasikleşmiş eserinin yanı sıra G. J. Toomer’in “A Survey of the Toledan Tables” adlı uzun makalesi (Osiris, XV [Bruges 1968], s. 1-174) zikredilebilir.


2. el-Ķānûn. Müellifin, Proklos’un öğrencisi Ammonios’a nisbet edilen 800 yılının hemen öncesine ait malzemelere dayalı bir almanağı ıslah etmek suretiyle meydana getirdiği eserdir (Sezgin, V, 187). Hipparkhos ve Batlamyus’tan da faydalanılan kitapta, gerek gezegenlere ait değerlerin gerekse trigonometrik fonksiyonların tesbitinde çeşitli kaynak ve yöntemler uzlaştırılmaktadır. Pavialı Johannes’in 1154’te ve Saint Cloudlu Guillaume’un 1296’da Latince’ye tercüme ettiği eser, Jacob ben Tibbon tarafından 1301’de İbrânîce’ye ve bunlardan başka Portekiz, Katalan ve Kastilya dillerine çevrilmiş, ayrıca hakkında bir makale kaleme alınmıştır (M. Boutelle, “The Almanac of Azarquiel”, Centaurus, XII/1 [Copenhagen 1967], s. 12-19).


3. Suma referente al movimiento del sol. Literatürde İspanyollar’ın verdiği isimle tanınan eser kayıptır; hakkındaki bilgiler Tratado relativo (aş. bk.) denilen eserinden elde edilmektedir. Kitabın konusu güneş apojesinin hareketi üzerinedir. İbnü’z-Zerkāle bu eserinde, yıldızlara nisbetle güneş apojesinin (medâr-ı şemsin evc noktası) hareketini güneşin tâdil merkezinin yüzyıllık bir değişimi olarak açıklar ki bu keşif onun astronomi ilmine yaptığı en önemli katkıdır. Bu çalışmasıyla yirmi beş yıllık rasatlardan faydalanarak güneş apojesinin öz hareketinin, batıdan doğuya doğru yılda 12.04 saniyelik bir değişim gösterdiğini bulmuştur ki bu değer bugünkü ölçülere göre 11.8 saniyedir. Ondan yaklaşık iki asır önce Sâbit b. Kurre, bu düzensizliğin rasatların duyarlı olmayışından kaynaklanmadığını, bunun kanunlara bağlı bir değişime tâbi olduğunu sezmiş, fakat bir açıklama getirememişti. Öte yandan İbnü’z-Zerkāle, ekliptiğin eğimi rasatları ile daha önceleri bulunmuş değerleri mukayese ederek bu eğimin 23º 33' ile 23º 53' arasında salındığı sonucuna varmış, bununla beraber yanlış olarak ekinoks (gece ile gündüz eşitliği) noktasının titrediğini kabul etmiştir. Batlamyus astronomisinde güneşin evc noktası sabit ve tâdil merkezi de değişmez olduğundan bu durumu göz önünde tutarak güneş için yeni bir teori önermiş ve bununla tâdil merkezindeki düzensizliği ortadan kaldırmıştır. Bu teoriye göre medâr-ı şems merkezi küçük bir daire üzerinde hareket ediyordu ve şüphesiz bu görüş Batlamyus’un mekanik sistemine tersti. Zira böylece yırtılma (hark) ve bitişmeyi (iltiyâm) kabul etmeyen Batlamyus’un billûrî felekleri dahilinde bir yırtılmayı kabul etmek gerekiyordu. İbnü’z-Zerkāle bu teorisiyle Batlamyus astronomisine büyük bir darbe vurmuş oldu. Nitekim Paris Rasathânesi müdürlerinden Laland, L’astronomie adlı kitabının I. cildinde İbnü’z-Zerkāle’nin astronomiye çok önemli bir katkıda bulunduğunu söylemekte ve nazariyesini Copernicus’un kullandığını, Horacius’un aya uyguladığını ve daha sonra da Newton ile Halley tarafından bugünkü astronomiye uyacak şekle getirildiğini yazmaktadır (İA, V/2, s. 877). İbnü’z-Zerkāle’nin bu keşfi Marsilya Cetvelleri’nde de gösterilmiş, ayrıca XIII. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Ebü’l-Hasan Ali adlı bir astronom tarafından da açıklanmaya çalışılmıştır (DSB, XIV, 593). G. J. Toomer, İbnü’z-Zerkāle’nin güneşin hareketi teorisiyle ve bu teorinin Latin dünyasına ve Rönesans astronomi geleneğine etkisiyle ilgili iki önemli çalışma yayımlamıştır (“The Solar Theory of al-Zarkāl: A History of Errors”, Centaurus, XIV [1969], s. 306-336; “The Solar Theory of az-Zarkāl: an Epilogue”, From Deferent to Equant içinde, New York 1987, s. 513-519). Julio Samsó ve Eduardo Millas, İbnü’z-Zerkāle’nin bu eserinin astronom İbnü’l-Bennâ el-Merrâküşî (ö. 721/1321) üzerindeki etkisini incelemişler, bu etkinin İbn İshak, İbnü’l-Kemmâd ve İbnü’l-Hâim’in eserleriyle İbnü’l-Bennâ’ya intikal ettiğini tesbit etmişlerdir. Bu çalışma, İbnü’z-Zerkāle’nin kayıp olan eserinin muhtevasını söz konusu etkiler aracılığıyla ortaya koymaya yöneliktir (Islamic Astronomy and Medieval Spain, s. 1-35).


4. Tratado relativo al movimiento de las estrellas fijas. Yalnızca Samuel ben Yehuda’nın İbrânîce çevirisiyle günümüze ulaşan ve literatürde İspanyollar’ın verdiği isimle tanınan eser sabit yıldızlar feleğine ait hareketin, arzın merkezini bir daire veya episikl üzerindeki hareketli bir noktayla birleştiren doğru çizginin hareketiyle belirlendiği tezini matematik yoluyla ispata çalışmaktadır. Önce Sâbit b. Kurre’nin ortaya attığı bu teze titreme (trepidation) teorisi denilmektedir.


5. Kitâbü’l-Amel bi’ś-śafîĥati’z-Zerķāliyye el-müadde li-câmii’l-âfâķ (Kitâbü’l-Amel bi’ś-śafîĥati’z-zîciyyeti’l-mevżûa li-taķviyeti’l-kevâkib). Batı dünyasında “azafea” olarak bilinen “es-safîha” adlı astronomi aleti hakkındadır. İbnü’z-Zerkāle, ekvator dairesiyle ekliptik dairesinin stereografik izdüşümlerini bir tür usturlap olan bu aletle birleştirmiştir. İbnü’l-Kıftî, “safîhatü’z-Zerkıyâl” dediği bu aletin İslâm coğrafyasının doğu kesiminde uzunca bir süre anlaşılamadığını yazmaktadır (İħbârü’l-ulemâ, s. 57). Eser iki merhalede geliştirilmiştir. İbnü’z-Zerkāle, 1078’den önce yazdığı ilk risâleyi Tuleytula Emîri Yahyâ b. İsmâil el-Me’mûn’a (eś-Śafîĥatü’l-Meǿmûniyye), daha sonra genişleterek ikinci defa kaleme aldığı nüshayı da el-Mu‘temid b. Abbâd’a (eś-Śafîĥatü’l-Abbâdiyye) ithaf etmiştir. Bu çalışmalardan ikincisinin biri 100 bölümlü, öteki altmış bir bölümlü olan iki ayrı şekli bulunmaktadır ve bunların ilki X. Alfonso, Batı ilim âleminde daha etkili olan diğeri ise Jacob ben Tibbon, Moshe Galino ve Guilelmus Angilicus tarafından tercüme edilmiştir. Eseri İbnü’l-Bennâ el-Merrâküşî Risâle ale’ś-śafîĥati’z-Zerķāliyyeti’l-Câmia (nşr. Muhammed el-Arabî el-Hattâbî, Mecelletü Daveti’l-ĥaķ, sy. 241 [Rabat 1985], s. 20-25; sy. 242, s. 19-24; a.mlf., İlmü’l-mevâķīt: uśûlühû ve menâhicühû, Muhammediye 1407/1986, s. 136-174) adıyla ihtisar etmiştir. Osmanlı Padişahı II. Bayezid’in emriyle Mîrim Çelebi eserin konusunu oluşturan usturlap hakkında Farsça bir risâle yazmıştır; bir nüshası Kandilli Rasathânesi Bilim Tarih Müzesi’ndedir (nr. 120/3). Müellifin bu risâleleri üzerine yapılmış en son çalışma Roser Puig Aguila’a aittir (Los tratados de cnostruccion y uso de la Azafea de Azarquiel, Madrid 1987). İbnü’z-Zerkāle’nin safîha adlı aleti, İbn Tîbûgā (Tayboğa) adlı astronomi bilgininin icat ettiği “şekkâzî” adıyla bilinen kadranın da temelini oluşturmuştur. İbn Tîbûgā’nın aletine bu ismi vermesi, safîhadan bahseden yazmalarda “şekkâziyye” adının da kullanılmış olmasıyla ilgilidir.


6. Tratado de la lámina de los siete planetas. 1081 yılında yazılıp İbn Abbâd el-Mu‘temid’e ithaf edilen eserin önemi Merkür’ün yörüngesinin eliptik olduğu iddiasını taşımasıdır. X. Alfonso’nun emriyle Kastilya diline çevrilen nüshada bu husus çizimlerle gösterilmektedir (Samsó - Mielgo, XXV/4 [1994], s. 289-292). İbnü’z-Zerkāle bu eserinde, Kepler’in Astronomia nova’sında Mars için yaptığını çok önceden ortaya koymuş ve ilk olarak eliptik yörünge kavramına ulaşmıştır. Kepler’in onun bu fikirlerinden yararlanmış olabileceği akla gelse de bu konuda henüz bir delil bulunmamaktadır (DSB, XIV, 594). 7. Kitâbü’t-Tedbîr. Astroloji üzerinedir (Brockelmann, GAL, I, 623). 8. Kitâbü’l-Medħal ilâ ilmi’n-nücûm (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3439, vr. 142-150).